istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
istanbul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Haziran 2012

Dünyanın en büyük yolcu gemisi İstanbul'da


DÜN İSTANBUL'A GELDİ
MSC Divina Türkiye çıkışlı turlarına da bu hafta başladı. İzmir ve İstanbul’dan her hafta hareketle gerçekleştirilecek Ege - Adriyatik turu, Dubrovnik, Venedik, Bari, Katakolon, İzmir ve İstanbul rotasını izleyecek.

VENEDİKLİLERİ KIZDIRDI
Dünyanın en büyük kruvaziyeri MSC Divina Venediklileri kızdırdı. Şehir sakinleri geminin limanda manzarayı bozduğunu ve havayı kirlettiğini savunuyor. Venedik'i ayağa kaldıran gemi dün de İstanbul'a geldi.

MSC Divina, hafta sonu St. Mark Meydanı yakınlarından geçerken yüzlerce kişilik eylemci grubu ellerinde “Büyük Gemilere Hayır” pankartlarıyla gemiyi protesto etti.
 
Dünyaca ünlü sinema yıldızı Sophia Loren’in anısına isimlendirilen 4 bin 500 kişi kapasiteli 140 bin tonluk kruvaziyer, geçtiğimiz ay Marsilya’da vaftiz edildi. Gemide duvarları Loren’in resimleriyle donatılmış bir birinci sınıf süit bulunuyor. 330 metre uzunluğundaki gemide ayrıca bin 739 kamara, havuz, restoranlar, kumarhane ve disko da var.

LOREN'E MEKTUP GÖNDERDİLER
Venedik’te Büyük Gemilere Hayır Komitesi üyesi protestocular Loren’e bir mektup göndererek, “canavar gemi”ye verdiği desteği çekmesini istedi.

Grubun mektubunda, “İtalya’da ve dünyada bir efsaneye dönüşmüş olan adınızın Venedik’in ve insanlık mirasının yıkımına katkıda bulunan bu gemiyle özdeşleştirilmesine izin verdiğinize inanamıyoruz. Sizden geminin vaftiz annesi rolünüzden vazgeçmenizi istiyoruz. Venedik ve dünya bunu tanrısal bir jest olarak görecektir. Venedik dünyaya aittir. Korumamıza yardımcı olun” denildi.

Mektupta ayrıca büyük gemilerin havayı kirlettiği, büyük dalgaların yarattığı sarsıntıların tarihi eserlere zarar verdiği belirtildi.

15 BİN OTOMOBİLİN YARATTIĞI KİRLİLİĞE EŞİT
Kampanya sözcüsü Silvio Testa da Independent gazetesine yaptığı açıklamada en büyük sorunun kirlilik olduğunu belirterek, “Bu şey bir saat içinde 15 bin otomobile eşit kirlilik yaratıyor. Çıkardığı dumanlar otomobillerin 15 katı kükürt içeriyor. Bu yüzden bu gemilerin bu lagüne girişinin yasaklanmasını istiyoruz” dedi.

Costa Concordia kruvaziyerinin Ocak ayında kaza geçirmesinin ardından, dünyanın birçok yerinde çevreciler bu dev gemilerin tarihi Venedik şehrini çevreleyen lagüne girişini engellemek için çalışmalara başlamıştı.

Kazanın ardından İtalya hükümeti 40 bin tondan büyük gemilerin yaklaşmasını yasakladı ancak Venedik’e turist getiren şirketler limana alternatif giriş noktaları olmadığı için yasağı atlatabiliyor.

24 Mayıs 2012

Karadenizlilerin Günahlar Şehri: Batum

Gürcistan’a kimlikle geçiş imkanı verilip geçiş ücreti de 1 TL olduğundan beri Karadenizliler cuma akşamı işten çıkıp Batum’a atıyor kapağı
Orası ışıl ışıl, kumarhaneler serbest, gece hayatı çok hareketli. Batum için kimileri “İlerde Kıbrıs olacak” diyor, Karadenizliler ise “günahlar şehri”

Özgürlük bahçesi mi? Günahlar şehri mi? - 1

MİRAÇ ZEYNEP ÖZKARTAL
FOTOĞRAFLAR: OZAN GÜZELCE

Türkiye’nin Batum Başkonsolosluğu’nda telefon çalıyor. Hafta sonu, gecenin bir vakti. Telefonda endişeli bir kadın sesi: “Bizim bey sizin orada mı?” Cuma akşam saatleri... Sarp Sınır Kapısı’nın önünde upuzun bir kuyruk var. Bizi Batum’a götüren Fuat, “Bir saat bekleriz” diyor. Kuyruktaki arabaların plakalarına bakıyorum: 53 (Rize), 61 (Trabzon), 08 (Artvin)...
Biraz hasbıhal edelim diye yanına sokulduğumuz hiç kimse eğlenceye gitmiyor nedense! Tıpkı memlekette herkesin belgesel seyrettiğini söylemesi gibiÖ “İş için gidiyorum” cümlesi var dillerde. Günlerden cuma, saat 21.00, iş... Peki.

Orada herkes özgür

Eğitim müfettişi Kadri Özşahin’in gerekçesi daha “içerden”: “Ben halamın kızını kaçırıp evlendim, ona saygımdan gitmem!”
Kadri Bey doğma büyüme Hopalı. Buraların yıllar içinde nasıl değiştiğini iyi biliyor:
“Ben ortaokulu, liseyi Hopa’da okudum. Bir hata yapınca ‘Evladım sen kimin oğlusun?’ derlerdi. 1989’da sınır açılınca Hopa’ya öyle bir insan profili geldi ki, alt üst olduk.”
1970’lerde buradakiler eğlenceye İstanbul’a giderlerken öyle bir zaman gelmiş ki, İstanbul’dakiler Hopa’ya “alem”e gelmeye başlamışlar. “Şimdi o hayatı Batum’a taşıdılar” diyor Kadri Bey, “Özeti budur.”
Niye?
“Bu bölgede eşini dinlemeyen erkek yoktur” diyor bıyık altından gülerek, “Burada herkes birbirini tanır. Kendiliğinden kontrol vardır. Ama orada herkes özgür, kimse kimseyi tanımaz”.
Biz sohbet ederken sıra ilerliyor. “Form alın” diyor Fuat. Kimlik gösterip giriş çıkış formu alıyoruz, 1 TL’ye.
Bunu kime göstereceğiz Fuat? Ağır Laz aksanıyla cevap vermeye koyuluyor: “Önce bizimçilare vereceğuz, sonra Gürcü’ye, sonra yine Gürcü’ye vereceğuz, sonra yine...” “Tamam Fuat, al bu formları, sende kalsın”.

Gonio’ya düştüysen yandın

Gürcistan
’a giriş tam da böyle oluyor. Kimlik, form göster, polisin elindeki bilgisayar kamerasına gülümse. Bizim taraf tamam. Aynı şey bir daha ve “Batum’a hoş geldiniz!”
Yaya giriyorsanız kısıtlama yok, araçlar ancak ayda dört kez girebiliyor. O da benzin yüzünden. Çünkü Batum’da benzinin litresi 2.25 Lari (yaklaşık 2.90 TL) ve herkes benzinini buradan alıyor. Hopa’daki ve Kemalpaşa’daki iki benzin istasyonu da bu yüzden iflas bayrağını çekmiş! Sınırdan Batum’un merkezine uzaklık 20 kilometre. Yaya girersem ortada kalırım sanmayın, tam girişte minibüsler ve taksiler bekliyor sizi. Yolda Fuat Batum’a yeni gelenlerin düştüğü tuzağı anlatıyor bize. Şehir merkezine gelmeden Gonio diye bir yerden geçiyorsunuz. Burası pek “nezih” bir mahalle sayılmaz; üçüncü sınıf pavyonlar, randevu evleri, moteller... Loş ışığı gören “Batum’a geldim” diye atıyormuş kendini buraya. Fuat’ın söylediğine göre bu bölgede 1500 hayat kadını çalışıyormuş.
Gonio’da duraklamadan doğrudan merkeze gidiyoruz. Burada iki ayrı hayat var. Biri tamamen turistik; her bina “janjanlı”. Havaalanı kontrol kulesinden tutun da devlet dairesine kadar!
Diğeri ise dökülen toplu konutlar, barakaya benzeyen evler, yoksulluğun ve yoksunluğun hemen kendini gösterdiği sokaklar...
Batum, Sovyet mirası geniş meydanlarından ve caddelerinden hemen sezilen; kapitalizme kendini tamamen teslim ettiği de birinci saniyede anlaşılan bir şehir. Dört bir yan inşaat, her birinin kapısından ünlü bir otel zincirinin adı yazıyor.




Kumarhanelerde hakim dil Türkçe. Tüm çalışanlar iş görecek kadar Türkçe konuşabiliyor.

Hakim dil Türkçe
Şu anda Türkiye’den gelenler için en revaçta olan yerler Sheraton, Radisson ve Intourist otelleri. Ki bu otellerin çoğu Türk işadamlarına ait. İlk durağımız Sheraton Peace Casino. Kapıda Gürcü aksanlı bir Türkçeyle karşılaşıyoruz: “Merhaba, ilk kez geliyorsunuz?” Evet, ilk kez... Yine kimlik gösterme ve kameraya gülümseme seansı yaşıyoruz. Giriş ücreti yok. Kamera, fotoğraf makinesi yasak!
Herhangi bir beş yıldızlı otel kumarhanesi gibi; rulet, blackjack, poker masaları ve slot makineleri...
Şöyle bir bakınca anlıyoruz ki içerideki herkes Türkiye’den gelmiş. Zaten Gürcü krupiyeler ve garsonlar dahil, hakim dil Türkçe. Hemen bir tepsi uzanıyor burnuma, içki dolu. Yemek, içmek bedava. Cebinizde 10 dolar da olsa, burada bir gece geçer rahatlıkla.
Karı koca
gelenler de var, yalnız gelen erkekler de. Rizeli gemici Hasan Bey her hafta geldiğini anlatıyor. Ama büyük paralarla oynamıyor, “eğlencesine”.

Aşk uğruna kumar

Asıl dert bir başkasında. Rulet masasına yapışmış, neredeyse her numaraya marka koyan birinde. Trabzonlu, adını söylemiyor. “Şu an 2 bin TL içerdeyim” diyor fısıldayarak. Ama derdi paradan büyük. Bu kumarhanede çalışan bir kıza aşık olmuş, onun uğruna her hafta geliyormuş. “Bazen bin TL kazanıyor, bazen 3 bin TL kaybediyorum”.
Tam bu sırada hikayenin kahramanı güzeller güzeli bir kız geliyor masaya. Bizimki elini tutuyor kızın, “Yaktın beni” diyor. Kıkırdıyor adının Nura olduğunu öğrendiğim kız.
Sheraton’dan çıkıp Radisson’a giriyoruz. Görüntü benzer: Tepsilerde viskiler, rakılar, elma dilimleri, kenarda açık büfe...
Kumarhane yetkilisi olduğu takım elbisesinden belli olan birinin telefonda ettiği şu cümle kalıyor bana Radisson’dan: “175 bin kaybetti, hala devam ediyor”. O 175 binin hangi para birimi olduğunu sormaya yüreğim elvermiyor.

Kahvenin lüks hali

Ertesi akşam yine dökülüyoruz yollara. Sınırda cumartesi bir başka. Bu kez bir buçuk saatte ancak geçiyoruz. Bu kez durağımız SSCB zamanından kalan Intourist Oteli. Bir başka ülkede olduğumuza bin şahit gerek. Lobideki televizyonda Show TV açık, ‘Eve Düşen Yıldırım’ izleniyor. Kumarhanedeki ekranda ise Star açık. Bayern Münih-Chelsea Şampiyonlar Ligi finali oynuyorlar.
Ola ki gelenler yabancılık çekmesin diye meyve suları Dimes, biralar Efes, peçeteler Selpak, kahveler Kurukahveci Mehmet Efendi. Rakı kısmına hiç girmeyeyim.
Zaten kapalı yerlerde sigara serbest; içerideki ortam herhangi bir kahvehanenin bir tık lüksü, içkilisi görünümünde.
Elde iskambil, ağızda sigara, rakı yanı ince belli bardakta çaylar ve servis yapan uzun bacaklı, akça pakça kızlar.
Maç, son dakikalarında hareketlenince ekrana yaklaşıyorum. Arkamdan bir ses: “Ha bu ne maçidur da?”
Maç bitince aşağıya, Intourist’in diskosuna iniyoruz. Adı Discorium; giriş kadınlara bedava, erkeklere 10 lari.

Diskoda Serdar Ortaç

İçerideki görüntüyü özetlersek: Kırmızı ışık altında masalar; ortada koca bir pist, barda bekleşen devasa topuklu genç kızlar ve kenarda onları süzen erkek grupları. Ve tamamen “dım tıs” müzik.
Saat sabahın 2’si ama henüz ortam ısınmamış. Üzerinde “rezerve” notu olan masaların yarısı boş. Zaman geçtikçe masalar doluyor; “şişede durduğu gibi durmadığını” hatırlatan dans figürleri başlıyor. Tam çıkarken hoparlörlerden bangır bangır tanıdık bir ses geliyor: “Kafamda deli sorular / Kolayca sevemiyorum”. Tabii ki Serdar Ortaç!
Etrafıma bakınca Hopalı Selçuk’un söyledikleri geliyor aklıma: “Gençler hadi neyse de, en çok yaşlı adamlar çarpıldı burada. Emekli maaşlarını kızlara kaptırdılar. Zaten kızlar kimin maaşı ne zaman ödenir bilir, ona göre ararlar. Bizim orada bir amca var, kızlara ’40 yıl önce neredeydiniz?’ deyip duruyor”.
40 yıl önce onlar çok başka bir hayat yaşıyorlardı, bugün çok başka. Ama Batum’un hali gösteriyor ki 5 yıl sonra daha da değişecek buralar.
Herkesin ortak görüşü, “Türkleri sevmiyorlar, 2 seneye kalmaz vize koyarlar”. Bunda bu topraklarda sık görülen “Bizimle kalkınır sonra bizi tanımazlar” ruh hali de var elbet. Ama Selçuk’un söylediği de yalan değil: “Hem kaba davranıyoruz onlara, hem de kadınlarına başka gözle bakıyoruz. Niye sevsinler bizi?”


Batum’daki lüks otellerin önlerinde park halindeki otomobillerin çoğunun plakası 53, 61, 08’le başlıyor.

 
Hopa’nın havaalanı başka bir ülkede!
THY’nin uçuşu bir miktar tuhaf. Batum-Hopa uçuşu olarak geçiyor, Artvin’e gitmek için de aynı hattı kullanıyorsunuz. İstanbul’dan Dış Hatlar’dan ama pasaportla değil nüfus cüzdanıyla geçtik. İnişimiz Batum Havaalanı’naydı. Pasaport kuyruğunu pas geçip üzerinde “Hopa Yolcuları Bekleme Salonu” yazan kapıdan girdik. Dışarıda bizi bekleyen Havaş otobüsüne doğru meyletmiştik ki biri Türkçe bağırdı: “İçeri girin!” Sebep? “Sayacaklar sizi”. Efendim? “Otobüse sayıyla alınacaksınız”. Sizi bize sayıyla verdiler diyor yani.
Bu işlem bittikten sonra otobüse yerleştik ve resmi olarak giriş yapmadığımız bir ülkenin yollarında seyahate başladık.
Sarp sınır kapısına giden yol yemyeşil; incir ağaçları, asmalar, çamlar... Kiril alfabesiyle yazılı tabelaların arasından birden Türkçe “Hemşinlilerin Yeri” beliriyor, o bitiyor “Döviz TL” yazıları başlıyor.

Cepten kontrolü

HAVAŞ, sınır kapısından hiç duraklamadan geçiyor. Öyle ya, biz Gürcistan’a girmedik ki işlem yapalım. Türkiye tarafına gelince otobüse bir polis biniyor, kimlik kontrolüne başlıyor. Yöntem şu: Kimliğimizi alıyor, kulağıyla omzu arasına sıkıştırdığı cep telefonuna vatandaşlık numaramızı söylüyor, karşı taraftan onay alıyor.
Yaklaşık 20 dakikalık bir yolculuktan sonra üzerinde Batum Hopa Terminali yazan, adı terminal kendi otobüs durağı bir yere varıyoruz.
Dönüş iyiden iyiye tuhaf. THY’nin sitesinde uçuş saati Batum uçuşuna bakarsanız 17.00, Hopa uçuşuna bakarsanız 14.00 görünüyor. İkisi aynı uçuş, aradaki saat farkı da bir; e geri kalan iki saat nereye gitti?
Meğerse 14.00 Hopa’dan kalkan otobüsün saati, 17.00 ise uçağın. Bizim kafamız epey karıştı, sizinki karışmasın.


Kaynak: Milliyet

2 Şubat 2012

Uçuşu iptal olan yolcuların hakları neler, ne yapmalılar?

Kış nedeniyle yaşanan uçuş iptallerinde yolcuların birçok hakkı bulunuyor. Yeni yönetmeliğe göre, havayolu şirketleri tüm yolculara yemek ve içecek vermekle yükümlü

Zorlu kış koşulları nedeniyle Türkiye genelinde yüzlerce uçuş iptal oldu. Uçuş iptalleri vatandaşları mağdur ederken, birçok kişi ulaşım konusunda sıkıntılar yaşadı.

Yolculara suyun bile para karşılığı verildiği haberleri basında yer aldı.

Peki uçuş iptalleri durumunda yolcular ne yapabilir?

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Sami Aksoy'un verdiği bilgiye göre, bu alandaki yeni bir düzenleme olan “Havayolu ile Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik” 3 Aralık 2011 tarihli 28131 sayılı Resmi Gazete’de yayınlandı ve 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.

Yönetmelik, Türk menşeli havayolu işletmelerinin Türkiye’deki havaalanlarını iniş veya kalkış noktası olarak kullandıkları tüm uçuşlara uygulanıyor.

Uçuşun iptal edilmesi durumunda, yolcunun havayolu karşısında hangi haklara sahip olduğu, yönetmelikte açıkça düzenleniyor.

BİLET ÜCRETİNİ GERİ ALABİLİR

Uçuşun iptali durumunda ilgili yolcu öncelikle, bilet ücretini geri alma ve seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmeyi sağlayacak bir dönüş uçuşunun ücretsiz sağlanmasını talep hakkına sahip. Yolcu bunun yerine, en erken fırsatta son varış yerine güzergâh değişikliğinin sağlanması veya son varış yerine daha sonraki bir tarihte benzer taşıma şartları altında güzergâh değişikliğinin yapılmasını talep haklarından birini de seçebilir.

ŞİRKET YEMEK VERMEKLE YÜKÜMLÜ

Havayolu şirketi, uçuşu iptal edilen tüm yolculara, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecekler, günün zamanına göre kahvaltı veya yemek ile ilave hafif ara yemeği, ayrıca süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya e-posta hizmeti teklif etmekle yükümlü.

Yolcu uçuş değişikliği hakkını kullanmışsa bedelsiz olarak, otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama; havaalanı ve konaklama yeri arasında ulaşım hizmetlerinden yararlanma hakkını da sahip.

HAVA KOŞULUNDAN İPTALDE TAZMİNAT YOK

Yönetmelikte tazminatla ilgili hükümler de yer alıyor. Tüm tedbirleri almış olmasına rağmen olağanüstü haller sebebiyle uçuşun iptal edildiğini ispat ettiği takdirde, -ki mevcut meteorolojik durum bunu işaret ediyor- havayolu şirketi, sadece tazminat ödemekten kurtulur.

Havayolu şirketleri, uçuşun iptali durumunda yukarıda anılan hizmetleri, yolcularına teklif etmekle yükümlü. Hizmetten yararlanıp yararlanmama yolcunun takdirinde.

HİZMET SUNULMAZSA DAVA AÇILABİLİR

Yönetmeliğe göre şirketlerin, yolcularına, tazminat ve hizmet hakkı kurallarını belirleyen yazılı bir bildirim sunması gerekiyor. Eğer havayolu şirketi, yönetmelik ile getirilen yükümlülüklerini gereği gibi veya hiç yerine getirmezse (hakların bildirimi, tazminat verme, hizmet sunma) yolcu, adli yargıda genel başvuru hakkının yanı sıra, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne de şikayet talebiyle başvurabilir. (Ntvmsnbc.com)

1 Şubat 2012

İstanbul - Kar Yağışı Nedeniyle Ulaşımda İptaller Devam Ediyor

İstanbul’da etkisini artıran kar yağışı nedeniyle Atatürk Havalimanı’ndan sabah saatlerinde iç ve dış hatlarda yapılması planlanan 87 uçuş iptal edildi.

Marmara Denizi'nde etkili olan poyraz nedeniyle de İDO bazı deniz otobüsü ve hızlı feribot seferlerini iptal etti.

UÇAK SEFER İPTALLERİ BUGÜN DE DEVAM EDİYOR

İstanbul’da etkisini artıran kar yağışı nedeniyle Atatürk Havalimanı’ndan sabah saatlerinde iç ve dış hatlarda yapılması planlanan 87 uçuş iptal edildi. İptallerin 41’i dış hat seferlerinde 46’sı da iç hat seferlerinde oldu.

İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) ekipleri gece ve gündüz pistlerde ve apronda çalışmalarını sürdürerek karla mücadeleye aralıksız devam ediyor. Ekipler gece boyunca buzlanma tehlikesine karşı buzlanma önleyici solüsyon kullanırken, kar küreme araçları pistleri temizleyerek havalimanının uçakların iniş ve kalkışlarına uygun hale getirmek için yoğun çaba gösterdi. Uçuşları iptal edilen çok sayıda yolcu geceyi terminal içinde bulunan banklarda uyuyarak geçirirken, transit yolcular da otellere yerleştirildi.

İDO'DAN SEFER İPTALLERİ

İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ (İDO), Marmara Denizi'nde etkili olan poyraz nedeniyle bazı deniz otobüsü ve hızlı feribot seferlerini iptal etti.

İDO'dan alınan bilgiye göre, saat 07.00'deki Yenikapı/Bandırma hızlı feribot seferi ile 07.30'daki Bandırma/Yenikapı-Bostancı deniz otobüsü seferleri iptal edildi.

Bu arada, saat 09.30'daki Bursa-Yenikapı-Kadıköy deniz otobüsü seferi ile 18.30'daki Bandırma/Yenikapı hızlı feribot seferlerinin de hava muhalefeti nedeniyle yapılamayacağı bildirildi.

6 Ocak 2012

Ulaştırma Bakanı Yıldırım'dan mütevazi yolculuk

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, VIP yerine normal iç hatları kullanarak Ankara'dan İstanbul'a uçtu.

Yıldırım, vatandaşlarla iç hatlar termalinde bekledi, sıraya girerek uçağa bindi. Yıldırım'ın korumasız, sıradan bir vatandaş gibi uçağa binmesi diğer yolcuları da şaşkına çevirdi

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, geçtiğimiz günlerde oğlu Erkan Yıldırım ile birlikte Ankara'dan İstanbul'a gitmek için Esenboğa Havalimanı'na gitti. Yıldırım, burada VİP'i kullanmak yerine, normal vatandaşlar gibi iç hatlar terminaline gitti. Yanına korumalarını da almayan Bakan Yıldırım, diğer vatandaşlar gibi bekleme salonunda bekledi ve uçağın kalkış saatinde de kuyruğa girerek uçağa bindi. Yıldırım'ın bu davranışı etraftaki diğer yolcuları şaşkına çevirdi. Yıldırım, seyahati sırasında vatandaşların sorunlarını da dinledi. Bakan Yıldırım'ın, oğlu ile uçtuğu için VİP yerine içhatlar terminalini tercih ettiği, böylece sistemin nasıl işlediği ve vatandaşların sıkıntı yaşayıp yaşamadığı konularını da gözlemlediği öğrenildi.

TWİTTER'DA ORTAYA ÇIKTI

YILDIRIM'IN bu seyahati, bir vatandaşın fotoğrafını çekerek twitter'a koyması ile ortaya çıktı.

Twitter'daki bu paylaşım, diğer kullanıcılardan da övgü aldı. Yıldırım'a yönelik olarak şu tweetler atıldı:

- VIP'ten geçeceği yerde sıra bekleyen bakanın neden başarılı olduğunu anlamak mümkün.

- Tebrikler

- Bir konu vardı sohbet ettik ve görüşlerimi aktardım, samimi. Temennilerini aldım süper bir insan Ulaştırma Bakanı.

9 Eylül 2011

İstanbul'a gelen uçakları online görün, kule konuşmalarını dinleyin

İstanbul Atatürk Havalimanı ya da istanbul Sabiha Gökçen Havalimanı' na inen, kalkan, yaklaşan ve uzaklaşan uçakları online izleyin görün inceleyin dinleyin.

8 Eylül 2011

İstanbul’un semalarında bomba paniği


Bomba ihbarı nedeniyle Atatürk Havalimanı'na acil inen Pakistan Havayolları'nın Lahor-İslamabad-Manchester seferini yapan uçağında arama tamamlandı.

Saat 17.00 sıralarında iniş gerçekleştirip uçuş kontrol kulesi arkasında güvenli bir noktaya çekilen uçaktaki 347 yolcu, 15 çocuk ve 16 mürettebat terminale alındı.

Görevliler, Boeing 777 tipi uçağın çevresinde önlem alarak kargoları indirdi. Uçağın içi ve eşyalar tek tek mobil X Ray cihazından geçirildi. Uçağın içi de bomba arama köpeklerince didik didik arandı.

Olayla ilgili kontroller yaklaşık 4 saat kadar devam etti. Yetkililer, PK 709 sefer sayılı uçaktaki ihbarla ilgili olumsuz bir durumla karşılaşılmadığını aktardı.

İhbarın uçak içerisinde yapıldığı belirtildi. Uçağın kargo ve yolcularını aldıktan sonra seferine devam edeceği öğrenildi.

Çarşamba, 07. Eylül 2011, 21:42

25 Haziran 2011

İstanbul Kapılarını Açıyor: Açık Kapı Festivali 2011

İlki Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı desteğiyle gerçekleştirilen Açık Kapı Festivali’nin ikincisi 01-09 Ekim 2011 tarihleri arasında yapılacak.

Açık Kapı Festivali İstanbul’da bulunan tarihi ya da yakın tarihte inşa edilmiş, mimari değer taşıyan ve olağan koşullarda ziyaret edilmesi mümkün olmayan ya da ziyaret için özel izin alınması gereken bina ve mekanlara yapılacak olan gezilerden oluşuyor.

Bunun yanı sıra programda, Türkiye’nin en önemli mimarlık ofislerine geziler de var. Böylelikle şehir içerisinde mimarlığa dair bir araya gelinip geziler düzenlenirken öte yandan da mimarlık pratiğinin İstanbul’daki ofislerde ne şekilde işlediği görülecek.

Değişik kesimlerden katılımın beklendiği festival için Arkitera Mimarlık Merkezi, tüm takipçileri ve üyeleriyle de işbirliği yapıyor. Binaların belirlenmesinden gezi refakatçiliğine kadar tüm program Arkitera Mimarlık Merkezi’nin takipçileri ile birlikte şekillendiriliyor.

http://acikkapi2011.arkitera.com/

Açık Kapı Festivali kapsamında gezilebilecek binalar:

- Ahrida Sinagogu

- All Saints Moda Kilisesi

- Avusturya Başkonsolosluğu

- Aya Triada Kilisesi (Kadıköy)

- Aya Triada Kilisesi (Taksim)

- Bab-ı Ali Osmanlı Arşiv Binası

- Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi

- Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi

- DB Mimarlık Ofisi

- Doğan Apartmanı

- Emre Arolat Mimarlık Ofisi

- Fener Rum Patrikhanesi

- Fethi Okyar Evi

- Florya Cumhurbaşkanlığı Yazlık Köşkü

- Göztepe Şahkulu Sultan Dergahı

- Haliç Tersanesi

- Haydarpaşa İngiliz Mezarlığı

- Haydarpaşa Lisesi

- Heybeliada Ruhban Okulu

- Hollanda Konsolosluğu

- Huber Köşkü

- İstanbul Erkek Lisesi

- İstanbul Hilton Oteli

- İstanbul Maçka Akif Tunçel Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi

- İstanbul Radyo Evi

- İstanbul Üniversitesi Gözlemevi

- İstanbul Üniversitesi Kampüsü

- İstanbul Valilik Binası

- İtalyan Sefareti Yazlık Binası

- Karaköy Yeraltı Camii

- Kıbrıslı Yalısı

- Kırım Anglikan Kilisesi

- Levent Loft

- Mayor Sinagogu

- Sirkeci PTT Binası ve Müzesi

- Splendid Otel

- Sveti Stefan Bulgar Kilisesi

- Tabanlıoğlu Mimarlık Ofisi

- Terziler Sinagogu (Torfe Begadim Sinagogu)

- Yenikapı Marmaray Kazıları

- Yenikapı Mevlevihanesi

12 Ocak 2011

BODY WORLDS İSTANBUL sergisi uzatıldı.



27 Mart 2011 tarihine kadar uzatıldı. Gidin, görün, keşfedin.