23 Temmuz 2009

Sigara yasağı eğlence yerlerini ne kadar etkiler ?


Restoran, kafe, kahvehane ve eğlence yerleri gibi işletmelerin hem sayıları hem yarattıkları istihdam yadsınamaz. Asıl göz ardı edilmemesi gereken konuysa bu tür işletmelerin vasıfsız ve bir anlamda eğitimsiz kitleye istihdam yaratmasıdır.

İki-üç ay önce iş seyahati için Fransa'ya gitmiştim. Bildiğiniz gibi Fransa, sigara yasağı uygulayan ülkeler arasında. Daha önceki seyahatlerimde günün hemen her saati, özellikle de akşamları tıklım tıklım dolu gördüğüm kafelerin içi, bu son gidişimde bomboştu. Birkaç işletme sahibiyle konuştuğumda ilginç yorumlar aldım. Mesela, sigara içenlerin barlarda ya da kafelerde geçirdikleri süre azalmış. Yani, yasak öncesinde en az iki-üç saat zaman geçirenler, yasakla birlikte bir kahve ya da bir-iki duble içip gider olmuşlar. Haliyle bu da işletme sahiplerinin gelirlerini düşürmüş.

Yine Fransa'daki sohbetlerim sırasında, sigara yasağıyla ortaya çıkan bir görüşü de paylaştım. "Sigara içmeyenler rahatsız olduklarından bu tür mekanlara gidemiyorlardı. Yasakla birlikte bu kesim, kafelere ya da barlara, restoranlara rahat gidebilecekler. Aynı zamanda sigara kullananlar eski alışkanlıklarından dolayı gitmeye devam edecekler. Böylece işletme sahipleri eskiye nazaran daha çok gelir elde edecekler." Görüş böyleydi. Peki, öyle mi olmuştu. Konuştuğum işletme sahiplerine göre, maalesef hayır.

Bunları neden anlattım. Bir senedir konuşulan ve üzerinde tartışılan, eğlence yerleri de dahil kapalı tüm mekanlarda sigara içme yasağı geçen gün başladı.

Öncelikle şunun altını çizeyim. Sigara içen biri olarak, sağlıkla ilgili her türlü yasağın yanındayım ve şiddetle de destekliyorum. Ancak bazı gerçeklerin de göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. "Nedir bu gerçekler?" derseniz, anlatayım. Ama önce genel bir profili ortaya koyalım.

Sigaracılar lobi yaptı mı?

Türkiye, dünyanın en büyük 8'inci sigara pazarı. Yıllık 110 milyar adet sigara tüketiliyor. Bu da 5.5 milyar paket anlamına geliyor. 48 milyon yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 37'si sigara içiyor. Bunlar sigara üreticilerinin kamuoyu ile paylaştıkları rakamlar.

Haziran ayının ortalarında British American Tobacco (BAT) Türkiye Kurumsal İlişkiler Direktörü Rıza Tuna Turagay ile sohbet ediyorduk. Turagay, 2008 yılında devreye giren yasaktan söz ederken şunları söylüyordu: "O dönem yüzde 5-6 düzeyinde bir pazar daralması bekliyorduk. Ama gerçekleşmedi. Sadece bu yılın başında yüzde 1,5'lik bir daralma oldu."

Sohbetimiz sırasında Turagay'a 19 Temmuz'da başlayacak yasağı da sormuştum... Turagay, yüzde 4-5 civarında bir daralma beklediklerini ve yasağın asıl etkisinin kış aylarında görüleceğini vurgulamıştı.
Yine konuşmamızda, bu seferki yasağı erteletmek için sigara şirketlerinin ciddi lobi yaptıkları yönündeki söylentileri de hatırlatmıştım Rıza Tuna Turagay'a... Yorumu ise şöyle olmuştu:

"Kesinlikle kanunu uzatmanın peşinde değiliz. Devlet bir karar vermiş ve devreye girecek. Ama kanun çıkmadan önce elbette bazı gerçekleri anlattık. Çünkü ülke olarak bir uçtan diğer uca geçiyoruz. Her zaman olumlu sonuçlarını alamayabilirsiniz. Mesela ben 26 senedir sigara içiyorum. Almanya'ya gittim... Havaalanında bir firmanın yaptığı sigara içilen kapalı alana girdim. Orada 'Acaba ben bunu içmeli miyim?' diye düşündüm. Bir masada sigara içiliyor, öbür masada sigara içilmiyor, yan yana masalar. Otele gidiyorsunuz, sigara içilmeyen odaya girip de 'Bana yanlış oda vermişsiniz, sigara içilmiyor' dediğinizde, 'Kül tablası hemen geliyor' denirdi. Dolayısıyla biz bir uçtaydık. Ama şimdi bir başka uca gidiyoruz. Bazı şeylere toplumun biraz daha alışarak geçmesi daha iyi olurdu diyorum."

Türkiye gerçeği unutulmamalı

Elbette bunlar sigara şirketlerinin ortaya koyduğu tezler. Şimdi gelelim, yukarıda da değindiğim Türkiye'nin gerçeklerine.

Evet, çok tartışıldı, çok konuşuldu... Yasak kondu ve uygulamaya girdi. Bundan sonraki asıl süreç, yasağın uygulanması için yapılacak denetimlerde. İşte Türkiye gerçeği dediğim olgu da burada devreye giriyor.

Şunu kabul etmek lazım... Ülkenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine eskiden gelen ve yaygın bir kahvehane kültürümüz vardır. Bunu göz ardı edemeyiz.

Bu işin denetimi sadece büyük şehirlerdeki büyük ve isim yapmış restoranlar, eğlence yerlerine yönelik olursa; bu yasak amacından sapar. Daha açık anlatmak gerekirse... Kayseri'nin bir köyündeki kahvehanede fosur fosur sigara içilirken, İstanbul'un restoranlarında bu işin denetçileri -ki duyduğuma göre sigara yasağını denetlemek için 180 bin gönüllü de seferber olmuş- cirit atarlarsa ciddi sorunlar yaşanır.

Hükümetin alması gereken önlem

Aynı şekilde eğer bu yasağı sıkı denetimlerle kontrol edip, uygulanmasını sağlayacaksak; bunun da patırtısız, gürültüsüz, kavgasız, dövüşsüz olması gerekir.
Bu, işin toplumsal boyutu. Gelelim işletme boyutuna. Kabul etmemiz lazım ki bu yasak tüm restoranları, kafeleri, barları, kahvehaneleri ve eğlence yerlerini vuracaktır. Bu, tartışılmaz bir gerçek. Takdir edersiniz ki benim küçük ve orta boy işletmeler diye nitelendirdiğim bu mekanların sayısı öyle az buz da değil. Ve yarattıkları istihdam da yadsınamaz. Şunu da belirteyim. Bu işletmelerde çalışanların büyük bir kısmı vasıfsız eleman. Yani, ülkedeki vasıfsız ve bir anlamda eğitimsiz kitleye istihdamı yaratan bu işletmeler.
O nedenle de bu işletmelerin sigara yasağından etkilenmelerini en aza indirgemek için bazı önlemlerin alınması şarttır.

Kaynak